Haziran 30, 2009

TARİFEN Mİ VAR DERDİN VAR (nokta)

GSM operatorlerinin hepsinin kendilerine gore iddialı tarifeleri var. Ben sahsim adina, numaram degismesin, operatorum degismesin derdinde degilim. Simdi bir de numara tasinirligi cikti ki, yuregim en ekonomik olanin pesinden gidebiliyor...
Kendi adima, tarife denilen konu, sadece su reklamdaki genc ve guzel bayanla ozdes bir konu degil benim icin. Hatta gayet de kocaman bir sorun...
Ama hepinizin tahmin edebilecegi gibi en ekonomik olani bulmak hic bir zaman kolay olmuyor. Cunku ay sonu faturalari hic bir zaman vaat edilen rakamda olmuyor.
Dakikasi dakikasini konusmalarini, adedi adedine mesajlarini takip eden birisi degilim. Ancak, 1 ayda takribi ne kadar konustugumu tahmin edebiliyorum. Ama nedense kendi tarife paketimin cok uzerinde bir para oduyorum. Acaba ben kac dakika konustum diye rahatsiz ediyorum musteri hizmetlerini, kusura bakmayin bu bilgiyi veremem bunu sizin tutmaniz gerekir. Ya da dokumlu fatura alin diyorlar. Benim cep telefonumda dakika tutma ozelligi yok! Gayet geliskin bir telefon olmasina karsin, bu sayaci koymaya kimse gerek gormemis. Demek ki, dakika problemi olan bir tek benim... Neyse, e o zaman ayrinti fatura aliyim diyorum, tamam bir sonraki faturaniza bu kadar yansitilacaktir deniyor. Neden diyorum, ekstraya giriyor deniliyor. Burada tuhaf bir durum var, hem tarfi geregi dakika uzerinden faturalandiriyorum hem de gecmis fatura doneminde kac dakika konustugumu ogrenmek icin, ayrintili fatura parasi odemek zorunda birakiliyorum. Her neyse, ben bi sey anlamiyorum bu tarife olayindan.

Boyle olunca, bari artik ugrasmiyim su dakikalarla, sinirsiz bir tarifeye geceyim. Faturamin ne kadar olacagini en azindan onceden kestireyim (%100 bileyim demiyorum bakin, diyemiyorum, yok oyle bir luks!) dedim. Ama bu kez de farkli bir sok yasadim. Efendim, bu sinirsiz tarifeye gecisi, telefonla musteri hizmetleri araciligi ile yapamiyorsunuz. Diger tum tarife degisikliklerini, annenizin kizlik soyadini vererek yapabilirken, bunu yapamiyorsunuz, bizzati, bir bayiye tesrifatiniz bekleniyor. Peki dedim olmek var donmek yok, giderim bir bayiye. Gittim dedim ki, biktim ben bu dakika sayma olayindan. Benim tarifeyi yapalim sinirsiz tarife. Hay hay dediler, ama ilk ay cift fatura odemeniz gerekli onu bir hatirlatalim dediler! O neden o dedim, hizmet bedeli gibi bir konu bu dediler. Ama daha sonra her ay sabit bir rakam odenecek dediler. Simdi ben bunu anlamiyorum. Gercekten. Billboardlarda, reklamlarda o iddialı sloganin hemen arkasinda, ama ilk ay cift fatura bilesiniz denmiyor. Belki, reklamin alt kosesinde isik hizi ile gecen karinca duasi buyuklugundeki yazilarda vardir ama ben onu goremiyorum!
Simdi iddiam en ekonomik olani secmek ya, bu da bana en azindan kisa vadede ekonomik gelmedi. Baktim, dusundum, bi dolandim geri dondum. Baska bir tarifeye karar verdim. Onu deneyecegiz simdi. Tabii ki bir sonraki fatura kesim tarihinden sonra.

Yani kisacasi, gercekten su GSM operatorleri ile basa cikmak zor. Benim icin onemli olan konusmak, mesajlajmak ve ben bunu yapmak icin, abartilmis fatura rakamlarini kovalamak istemiyorum. Basit olsun bu olaylar yahu, fatura didiklenmeden de anlasilabilsin su tarife detayi.
Ama yine de, tarifeyle erkek arkadasinin reklamina gulebiliyorum, o ayri ...
Herkese bol sohbetli gunler dileklerimle!

Haziran 26, 2009

KÜÇÜCÜK 1 ADAM

More Pics @ MySpaceAntics.comBu sabah itibari ile ogrendik ki,bizi bu kadar heyecanlandiran, simdiden hayatimiza odak olan minigimiz erkekmis...

Doktorumuzun dedigi gibi,
"Vatana, millete ve de insanliga faydali, hayirli bir evlat olsun!"

Saglikli bir hayati olsun en onemlisi bu... İyilikten, dogruluktan alsin nasibini. Caliskan olsun, ekmegini gerekirse tastan cikarsin. Cok sevsin, cok sevilsin, yuregi ona hep sevginin isaretlerini gostersin...

Ne olursa olsun, her kosulda ve her zaman, annesinin ve babasinin ve kocaman ailesinin tum fertlerinin, onu hep sevecegini, onu destekleyecegini bilsin.

Minicik bir adamdan, olgun erkek olmaya giden tum zamanlarinda, yaşı ne gerektiriyorsa, Allah ona guzel yazgilarla nasip etsin.

Oğlumuz hoş gelsin!

"Yalan bile söylerken
Prensibim doğruluk
İsterim ki ben
Sen de öyle ol çocuk"
Özdemir Asaf...

ŞABLON SEÇME SORUNSALI

Samimi İtiraf :
Daha blog aleminde yeni olmam sebebi ile, sayfaya gonlumce bir duzen kazandirmak adina surekli degisiklik yapiyorum...
Gunun degisik saatlerinde tiklayanlar degisik şablonlar gorup, arayisimi fark etmis olabilir.
Cok zor seymis insanin icine sinen şablonu bulmasi.
Son olusturdugum sablon simdilik icime sindi.
Begenilerinize sunulur efendim :)
Simdiden guzel bir haftasonu dilegiyle...

Kilo Odakli Yasam :)


Toplamda en cok 12 kilo, ilk 5 ayda 5 kilo :)
Bu dedigimi anlayaman herkes, benim su an hasretim olan (:p) asagidaki besinleri rahatca tuketebiliyordur...
Bense aylardir bir yudum, bir lokma almadim dersem yeridir. 1-2 kez pasta yedim, gittigim dugunlerde gelinle damadin serefine, yalan soylemiyim :)

Sade gobekten sisman hamile olmanin formulu, bunlardan uzak durmak, duzenli egzersiz yapmak.
Her aksam sahilde, kocis'le beraber kosturuyoruz, 3 km. olmadan durmuyoruz, bi de bakiyoruz, gide gide 150 kkcal gitmis.
Bakalim, bu cumartesi gorecegiz, normale gore ilerde miyiz, geride miyiz, yoksa tam olmamiz gereken yerde miyiz?
Heyecanlaniyorum, bi cumartesi olsa, saat de 10 olsa :)

"Bebecik, sen saglikli ol da ben omur boyu bunlari yemem, uzun uzun yururum gerekirse... Alinma sen bana, sikayet degil bu, paylastim sadece bizi sevenlerle :)..."

Haziran 25, 2009

Yesil Olsun, Cennet Gibi Olsun...



Her sene ayni flas haber basligi, televizyonlarda, gazetelerde... “yaniyoruz, cigerlerimiz yaniyor...”
Kuraklik ve cevre kirliligi nedeni ile dogal sulama kanallari tehlike altinda, potansiyelleri azaldi. Zaten bu surecin katkisi, flora degisiyor, yesil azaliyor. Yesil azaldikca, nefes almak zorlasacak, iklim daha da kuraklasacak.
Yaz geldi, daha kac gun oldu, onlarca hektar alani kaybettik. Faili genelde mechul olsa da bu yanginlarin, ruzgar yardimcisi oluyor, kontrol altina almak kolay olmuyor. Yesil gidiyor, o yesili yuva yapan canlilar gidiyor, denge bozuluyor...

Ates insanoglunun en buyuk icadi. Medeniyete katkisi olan hatiri sayilir bir gelisme. Ates, Insan akli ve zekasina ihtiyac duyan bir guc...Yoksa deli dumrul, insafi yok.
Piknik yapma kulturu, nedense bizde cok yaygin. Parkta, ormanda spor yapma, dolasma, oksijenlenme gibi ihtiyaclarimizi karsilamak yaninda, mutlaka, karnimizi da doyurma ihtiyacindayiz. Bu ihtiyaci beslemek icin de, pratik bir seyleri evde hazirlayip, orada tuketmek yetmez, mangal yakmali, kilolarca et kizartmaliyiz. Izıin verilen piknik alaninda olmasak dahi, yanimizda atesi kontrol etmek icin gerekli techizat bulunmasa dahi, bulduk mu 2 agac, mangali yakmaliyiz. Donuste, kabi kacagi toplamali, poset, kagit, cam ne varsa dogaya teslim etmeliyiz. Olur da doga, ofkelenirse bize, olur da ters bir ruzgar eser, mangaldan bir kivilcim 2 kuru ot bir kozalak tutusturursa... Olur da o siseler mercek gorevi gorurse, 2 kuru ot bir kozalak tutusturursa...

Dikkatli olmak, bencil olmamak lazim. Hayat boyu 1 tane agac dikmemek ve var olani da yok etmek, 1 saatlik zevk-i sefaya deger mi? Torunlarimizin, bu neslin hakki degil mi ormanlar? Yesillenmeye calismali herkes, coraklasmaya degil!

Boyle bir dongunun icinde, herkesi duyarli, bilincli olmaya davet eden, gonullulerin imkanlari ile desteklenen bir kurum var TEMA... Hem sosyal sorumluluk projelerinde ses veriyor, hem de destek veriyor yesillenmeye...
Calistigim isyerinin, TEMAya destek katilimlari oluyor. Bu sene de “Tekirdag Hatira” Ormanina katkida bulunduk. Bu sene 3 fidanim oldu kendi adima (biri bana, biri canim’a, biri de bebise) Gecen yillarda da katilmistim, manevi bir haz bu...
Elimdeki tesekkur belgesinin en altinda kontakt numaralari var:
TEMA Tel: 0212 283 7816 Bagis : İs Bankasi Levent Sb : 804352
Benim 1 fidanimla olur mu diye dusunmeyin, olur, emek verirsek, tahrip etmezsek, olur... Yemyesil olur, Cennet gibi olur...
En iyi yesil dileklerimle...!

Haziran 23, 2009

Her Cocugun Bir Ayisi Olmali...!






Benim vardi, pelustan, orta boy, kirmizi, lacivert yelekli, bal rengi gozlu... Kulagindan surukledigim zamanlar da oldu, sarilip yattigim zamanlar da... Atesi cikti diye tedaviler de yaptim ona, yatagimin ustune sus de yaptim kendisini... cok fonsiyonel ama cok dost...
Kardesimin de vardi, ayi degil ama pandasi vardi onun... Cok severdi o pandayi, parcalanana kadar oynadi onunla... Gordugunde buyulenmisti, o oyuncagi, hala hatirliyorum! Kardesim, Barbie bebekler zamanina yetismis bir nesil oldugu halde, cok sevdi o oyuncagi. Yaz sicaginda beraber uyudugu zamanlar olurdu, kan ter icinde uyanirdi, o ayri :)
Garip gelmiyor degil tabii insana, ormanda (yani hayatimiz ormanda gecmiyor tabii de, sansliyken kactigimiz haftasonlarindaki parklari kast ediyorum :P) karsima bir ayi ciksa, kuttedenek giderim o saat. Belgesellerde de oldukca vahsiler sagolsunlar... En azindan oksanasi gibi durmuyorlar... Ama kucukken, herkesin en sevdigi oyuncagi oldugu kesin...
Her cocugun bir ayisi olmali. Hem bu ayiyi yillar sonra gulumseyerek anmak icin, hem onunla bir odayi paylasmayi ogrenmek icin, hem de o ayiyi bir arkadasla, komsu cocugu ile paylasarak, kiymetli bir seyi paylasmayi ogrenmek icin :)
Tum iyi dileklerimle...!

Haziran 22, 2009

BEN KEDİ SEVMEM(DI)!...



Ben kedi sevmem (normalde)!
Hayvansever dostlarim bana darilmasin ama gercekten pek hazzetmem kedilerden. En buyuk sebebi de, bana nankor gelir kediler... Ben beslemedim kedi, ama eskiden Ankara Yenimahalle'de bir kapi komsumuz vardi. Kedi beslerlerdi. Ailecek, cok severlerdi kedileri. Kedi evde paşa muamelesi gorurdu. Ancak gelin gorun ki, komsularimizin ailecek, elleri yuzleri tirmik icindeydi... Kediye mama ver, bir cirmik, kediyi sev, oksa, bir cirmik :)


Bana garip gelirdi, nimet veren eli tirmalayan kac canli vardir diye dusunurdum...(Sevgili kardesim, aleaf, sen anladin hangi kediden bahsettigimi!) :P
Ama ogrendim kiiii,
Kedi dediginin de bir karakteri olurmus. Her kedi, bir olmazmis. Bazi kediler, "garfield" soyundan gelirmis, hatta soylu ve uslu olurmus. Hatta bazi kediler, gozlerinin icine bakinca, senin bi aglayasin bile gelebilirmis. Bazi kedileri, sarilip sarilip opmek isteyebilirmis insan. Bazi kediler, aileye nese katabilir, kendi baslarina gundem olabilirlermis. Bazi kediler, sahibi gitmesin diye boyun bukebilirmis...
:)
Isteeee buuu, kardesimin "kizoş"u nam-ı deger Balkız. Kendisi çinçila (okudugum gibi yazarim valla :P), cinsi bir iran kedisi olup, cok nazli ve hanimefendidir. Agirbasli ve sakindir. 1 bardak kirdigi gorulmemistir. Sahibesine ve sahibine :p cok baglidir.
Bu resim de kardesim ve esi kisa bir tatile gitmek uzere bavul hazirlarken cekilmis. Su tipe bakin, lutfen!

"Beni birakmayin, lutfen...", "ben de geliyim n'olur, sigarim bu bavula" bakisi degildir de nedir bu? Bunu goren bir insan evladi dayanabilir mi?

"Ama, sekerim, bizim gidecegimiz yere kedileri almiyorlar, uzgunum sen anneanne ile evde kalacaksin..." diyen kardesime cevap ise su sekilde olmus;
"Ne yapalim, bagrima tas basip beklerim sizi!":P
Var mi boyle bir sey ya, insanin isirasi geliyor resmen. Bizim kedi sevmez aile bir anda, kedi duskunu olduk ciktik. Annem babam bile deli oluyorlar Balkiz'a...

Ama cok nazli bizim kizimiz, suslu puslu oyuncaklar, yataklar bi gorseniz. Insanin bile ben de olsam endam yapardim diyesi geliyor bu kadar ilgiye...

Bu da kendilerinin yataklari oluyor, efendim. Fotograf cekiminde gelinlerin duvagi, etegin kuyrugu falan on plandadir ya, kizimiz da kuyrugunu sermis onplana.
"Asilim ben, asil" :)
Yazimin basindaki kocaman Nazar boncuguna isaretle, 41 kere maasallah, Allah nazarlardan saklasin diyerekten yazima bir son veriyorum...
En az kedisi kadar tatli Kardesime de, "kizoş"undan bahsetme keyfini benden esirgemedigi icin tesekkur ediyorum!


BEKLENEN...

Yureginizin sadece sizin icin atmadigini hissettiginiz,
Aldiginiz nefesin size yetmedigini sandiginiz,
Midenizde kelebekler ucusturan,
Bundan daha mutlu ve heyecanli olamam dediginiz,
Kac zaman oldu?

Ve bu zamanlarin hepsini, hangi duygu ile tanimladiniz?
Tahmin edelim hep birlikte, (bir agizdan soyleyelim ki, kopya ceken olmasin :P) . . ."AŞK"

Peki, AŞKın da uzerine cikan, yok yok bu hic bi seye benzemiyor dediginiz,
Dusuncelerinizin uyustugu, sadece aglayabildiginiz, birden bire duaya basladiginiz,
Merak ettiginiz, sanki hep o ani bekliyormus gibi, o gune kadar gecen ömrünüz hep "o an" icinmis diye hissettiginiz,
Kac zaman oldu?

Olmadıysa olmalı, herkes bunu en az 1 kez yasamali!

Allah herkese, tum guzel ve insani duygulari tatmak nasip etsin... Ve bu duygulari tadabilen herkes de kendini cok şansli addetsin! Hayatin hediyeleri, madden olculemeyen seyler, kalbi ve gozleri dolduran seyler cunku!

"megerse ne cok bekliyormusuz seni,
nesemizden, telasimizdan belli...":)



Haziran 20, 2009

BABA'MA









(Insan cok duygu dolduğunda, şu an bende olduğu gibi, kelimeleri beğenmiyor. Yeni bir dil oluşturmak istiyor, sevgisini, saygısını, coşkusunu, özlemini, canını oldugu gibi anlatabilmek icin. Gözlerin içine direkt bakıp derdini anlatmak kadar derin olsun istiyor sözler. Ya da müzik gibi evrensel olsun, herkes anlasın istiyor.)

Sevgimin anlaşılacağı güveniyle tekrar başlıyorum simdi...
Baba'ma, beni anlayacagina emin olduklarım'a...

Sağlam köklere sahip olmanın kıymeti, meltem varken değil, fırtına varken anlaşılır. Meltem var diye, kışı düşünmeden yaşamak, aldanmadir. Bunu öğrenmek zordur, öğretmek daha zordur. Emek ister, örnek olmak, sağlam olmak, öngörülü olmak ister. Yılmadan, yorulmadan calışmak, ilkelerini kaybetmeden, yoluna cikan tum engelleri, calisarak yok etmek ister. Vizyon ister, bu vizyonu kabul ettirmek ister.

Disiplinin sert köşelerini, sevgi ile yumuşatmak beceri gerektirir. Hayır demek, bir gün anlaşılmayı bekleme riskini göze almak gerektirir. Kıvamını tutturmaktiı hayatin bir nevi bu denge. 1 ölçü sağduyuyu, 2 ölçü tecrübe ile birleştirerek, içine aldigi kadar sevgi katarak elde edilir ve çokca durumsaldır.

Maddenin, bugünn için değil, yarin icin olduğunu benimsemek, hazmetmeyi gerektirir. Hayattaki en büyük yatırımın, eğitim olduğuna inanmak ve tüm imkanlari, bu sebeple seferber edebiliyor olmak, fedakarlik gerektirir. Hayattaki en değerli hazinenin, calışmak olduğunu anlatmak zordur, örnekleme gerektirir. Başariyi alkişlarken, başarısızlıkta ilk uzanan el olmak zordur, ya da düşmeden tutmak.

Her mesafeyi ve her zorluğu, yok sayar gibi, hep yanıbaşında gibi, hemen bir adım arkada gibi karşılamak güç gerektirir. Sevdiğin için engel tanımamak, onu her an ve her kosulda korumak, kollamak, o güveni vermek özveri gerektirir.

Bunların hepsinin örneği oldun sen bizim icin Baba'cim... Zaman icinde daha bir anlam kazandi, vizyonun, duygularin, fedakarliklarin, öngörülerin...

Ve ben şimdi, kendime hayattaki en onemli hedef olarak koyuyorum bunlari... Senin ve annemin işbirliği içinde, bizlere usul usul benimsettiginiz tum bu yetkinlikleri, eksigi olmadan kendi cocuguma aktarmak istiyorum... Oylesine sonsuz sevgiyle ve ozveriyle...

Ellerinden opuyorum, Babalar günün kutlu olsun Baba'cim...
Tüm iyi dileklerimle, Seni Cok Seviyorum!

Haziran 03, 2009

Yaz Geldi..!




Eskiden, saclarima beyaz kurdele takip okula yolladigi zamanlarda annecim beni, hep yaz gelse, tatil olsa diye dusunurdum. Nasil bir tatli rehavet kaplar insani bahar zamani. Yaz demek, karne demek. Tatil demekti...
Hevesle basladigim her tatilde, bir ay gecer, okul acilsa diye dusunmeye baslardim o ayri... Ama o zaman bile, icimde sevinc olurdu yaz mevsimi...
Ben kisin ortasinda, hem de en karasinda dogdugumdan belki...
Yaz geldi.
HOS GELDI!
 

Best Wishes... | Creative Commons Attribution- Noncommercial License | Dandy Dandilion Designed by Simply Fabulous Blogger Templates