Temmuz 07, 2010

GEL BABASI GEEL GEL


Kadifem ogulcum, dun gun boyu annenannesinin yogun calisma kampına tabii tutulmus,

aksam kocis ve ben kapidan girince,

anneannemiz dedi ki, size bir surprizimiz var...


"gel babası geeel geel gel" diyince, o yumuk parmaklar, avuc icine dogru acilip kapanmaya basladi... Nasil mutlu bunu yaparken, nasil guluyor...


icim simsicak oldu. sevindim. gurur duydum.

Bu kucucuk seye bu kadar sevinc ve gurur duyarsam, cocuk muhendis, doktor olsa ne yaparim bilmiyorum :)

En iyi dileklerimizle...

Temmuz 05, 2010

ÇAYKUR Yaprak Yeşil Çay (Naneli)

Ben oldum olası yeşil çay içemiyorum. Nasıl anti oksidandir, nasıl faydalıdır biliyorum ama içemiyorum. Bagisiklik sistemini cok guclendiriyormus. Malum bebisi beslemek gibi bir derdim oldugundan ve bagisiklik sistemimiz dahil her seyimiz ortak oldugundan yeşil çay içmeye mecburum yargısı olustu bende.

Derken, Caykur'un yaprak naneli yeşil çayını gordum buyuk bir markette. 200 gr.lık buyuk bir kutu. Alsam mı almasam mı karar veremedim. Daha once, poset olarak ballısı, yaseminlisi, limonlusu, nanelisi, peteklisi, boceklisi topunu denedim. Bir yudumdan gerisini getiremedim. Bu da oyle olur mu ki derken, annem bir dene istersen dedi. Aldık...

Sonuuuc, cok sevdim... Tamam hafif bir yesil cay tadı da var ama, cogunlukla nane tadı var. Ben nane limonu da cok severim. Icine bir dilim limon. Cok bi super oluyor. 1 fincana 1 cay kaşığı ekleniyor. 3 dk. falan demleniyor... (cok bekletilirse, nane acilastiriyor)

Evdeyken iyiydi de, ofiste pek prantik(!) olmadi bu yeşil çay, uygun demlik bulmak zor derken, annecim sagolsun bana pazardan "yeşil çay bardağı" almış. Adı gerçekten bu mudur bilmem ama fonksiyon olarak tastamam uygun...



Icinde, porselenden bir suzgeci var. Cayi muhafaza ediyor, sonra demlenince cikartiliyor. Bir de kapagi var demleme ortamini hazirlayan. Bana cok pratik ve sevimli geldi...

Paylasmak istedim.... :)

Temmuz 02, 2010

Aglamasa anneler...

Her ne kadar hayatla arama eskisine gore bir adim mesafe koymus olsam da, son zamanlardaki sehit haberleri beni cok derinden acitiyor. Bogazim dugumleniyor, gozlerim doluyor. Her aksam saat 7 haberleri ve sonrasi, icimdeki aciyi tarif etmem mumkun olmuyor.
Ah keske anneler, esler, sevgililer, kardesler aglamasa diyorum.
Ah keske, kendimi bildim bileli akan bu kan dursa...

Goz gore gore, her gun...
Gencecik cocuklar daha onlar. Hayalleri, beklentileri, umutları var...

Keske bir seyler gelse elimden. elimizden...
keske...

Herkese tekrar merhaba...


Calisan bir anne olmak uzre is basi yaptim bu hafta.
Yeteneklerim arasına bu konuyu da katacagim ve cv'mi de bu yonde guncelleyecegim. Cocuk da yapilir kariyer de deyisini icsellestirecegim.
Bir toplanti ortasında aklima gelen oglumun gulusunun beni aglatmasina ve de evde oglumla oynarken calan is konulu bir telefonun beni bolmesine izin vermeyecegim :)
Hayatimin son 7 ayi cok baska gecti her zamankinden.


Bir kere o kadar bebek odakli oldum ki,


okuyamadim, yazamadim, gezemedim, hatta abartmiyorum bazen sacimi bile tarayamadim. Ki etrafimdaki herkes bana yardimci olmak icin deli divane olurken. Ben anne olmakla o kadar mesguldum ki... Belki de zaten sayılı evde bebegimle ilgilenecegim gunler diye bu ruh haline burundum. Ki zaten sayılı gundu bitti... :(
Herkese tekrar merhaba...


Yeni bir dönem...


Ah annecim...

Sen ne ozverilerle buyuttun beni. Uykusuz gecelerle... Yanlis mi dogru mu telaslari ile... yorgunlukla... ama hep severek, hep sefkatle, hem canla basla...

Her zaman yanimda oldun, iyide ve kotude.

Ve simdi de, hayattaki en degerli minigimi ellerine teslim ederek, calisma hayatima geri donuyorum.

Ama gozum arkada degil. Biliyorum ki benden daha iyi bakiyorsun sen ona...

Seni cok yoruyoruz, cok buyuk fedakarlik goruyoruz senden. Biliyorum ki, senin kocaman yuregin, torun sevgisi ile carparken, umurunda bile olmuyor bunlar...

Her sey icin tesekkurler.

Hakkını helal et anne'm.. oglumun nani'si...

Nisan 04, 2010

BAŞKA BAŞKA BAMBAŞKA AŞK


Kalbimi deli deli carptıran minik melegim uyuyor. Bloguma bir goz attım. Baktım ki hayat akıyor. Sevdigim, cok deger verdigim blog arkadaslarım mesaj atmış, takip ettigim bloglar hep guncelleniyor. Ne guzel dedim... Bazen insan bi yerlerde takılıp kalsa da, hayatın aktığını bilmek onu zinde tutuyor. Sagolun,var olun :)

Ben su aralar, minicik ellere, minicik ayaklara, kadife saçlara, minik bir burna, kalp gibi bir ağza aşığım... O sebepledir ki, ortalarda pek gorunmuyoruz... Gozlerden uzak yasiyoruz askımızı :P

Beni bambaşka bir ben yaptı bu kucuk adam. Her dokundugumda ona, icime tonlarca sevgi akıyor bir yerlerden... Ve onun masumiyeti, bana tekrar anımsatıyor unuttugum bazı hisleri. O masumiyet ki, kaybedilmesin diye dualar ediyorum, zedelenmesin diye dualar ediyorum.

Iste diyorum, hepimiz ama hepimiz boyle masum dogduk... Kimimiz izin verdik o kalenin kirlenmesine, kimimiz korumaya calistik olesiye...

Sabahlari besiginde uyanip etrafi seyreden minigime, gunaydiiiinn dedigimde, bana attigi o enfes gulucuk icin, heyecanlandiginda hizli hizli salladigi elleri kollari icin, son zamanlarda hoppidi hoppidi zıplattıgı gobusu icin, seyretmelere doyamadigim tombul ayaklari icin, tum evimizi saran ve dunyada hic bir kokuyabenzemeyen rahiyalı kokusu icin, süt icerkenki o sanki minnet dolu guzel bakislari icin, canimdan bir parca oldugu icin, sevindiginde agzindan baloncuklar saca saca ciglik attigi icin, hayranım...

Ve iste bu yuzden, tembel bir blog insani oldum... Onla gecen her saniyeyi sindirerek yasayabilmek icin... Ama degil mi ki, ben kişisi savunur "söz uçar yazı kalır" sözünü, yine yeniler olacak bu blogda, her daim...

Şubat 09, 2010

(Biz)den Haberler :)


Geri dondummm :)

Basimi kasiyacak vaktim yok aslinda ama cok ozledim blogumu, bloglarinizi.
Hepinizin iyi dilekleri ve dualari icin tesekkur ediyorum.

7 Aralik 2009 da saat 09:10 da dogdu KADIFE oglum. Alelacele, telasla oldu her sey. Hastanenin acil kodlu dogumu oldu bizimki. Ve anladim ki, dogum olayi ilgili hic bir seyi onceden planlamak mumkun degil. Hayal kurmak mumkun ama planlamak asla. Ben ki, planlama muhendisiyim, plan konu bile olmadi benim dogumuma.
9 ay boyunca, normal dogum mu, epidural mi, suda dogum mu, sezeryan mi diye arastiran, kafa yoran ben, genel anestezi ile sezeryan oldum en acilinden.
Ani olsun, yazi olsun kalsin benim de dogum hikayem, asagidaki satirlarda!
40. haftamiz dolmustu. Doktorum daha fazla beklemek istemedi ve pazartesi gidelim hastaneye, suni sanci veririz, gidisata bakariz demisti. Ben 08:30 da hastanede olacaktim, yatisim olacakti, NST'ye baglanacaktim (bebegin kalp atislarini kontrol eden cihaz, bilmeyenler icin soliim efenim :)) 9-9:30 gibi de doktorum gelecekti... Doktorum, hastanenin kadrolu doktoru degildi, disardan gelecekti.
Sabah, saat 08:20 de hastanedeydik. Kocis, annem ve ben, hastaneye giden 6 dakikalik kisa yolda, heyecandan sadece kisa cumleler kurabildik. Heyecanli misin, ay bugun o gun mu falan diye :) Neyse hastaneye gittik, yatis islemlerimizi yaptirdik, anestezi doktorumuz geldi, gerekli olursa epidural icin test yapalim dedi.
Ben hastane kiyafetlerimi giydim, damar yolu acilmasi icin hemsire geldi. Ilk once beni NST'ye bagladi, Tansiyonumu olctu, damar yolu acti. Derken, benim fena halde midem bulanmaya basladi. Elim ayagim uyustu. Hamilelik boyunca gram midesi bulanmayan ben, o kadar fena oldum ki. Annem basucumdaydi, kocis koridora cikmisti. Anne dedim ben fena oldum. Annem de fark etmis, bana yelpaze yapmaya basladi. O esnada, bebegin kalp atislari neredeyse durma noktasina geldi. Son 2 ayda surekli bu cihaza baglandigim icin, cihazin cikardigi seslerin ne anlama geldigini biliyordum... Cihaz alarm vermeden once, ben bagirmaya basladim, bebek kotu oldu, bebek iyi degil diye. Derken hemsire dur bakalim sakin ol, derin nefes al dedi ve kosarak disari cikti. Ben doktorumu arayin yoldadir falan derken, vaktimiz yok sekerim, ne olur sakin ol, ben hastanedeki ekibe haber verdim dedi. 1 dk. sonra, odaya birisi kadin dogum bolum baskani olmak uzere 3 doktor geldi. NST ye baktilar, hic zaman kaybetmeyelim, hedef 5 dakika, hemen asagi indirelim dediler.

Derken ben aniden hoop, buyuk bir hizla koridora cikartildim. Esim koridora cikmisti, ne oldugunu anlayamadi, yanimizda kosmaya basladi. Beni asansore aldilar, esim ben de doguma girecektim falan dediyse de siz burada kalin lutfen dediler. Onun o esnadaki allak bullak yuz ifadesini hic unutmayacagim.

Bu esnada ben, filmelere tas cikarir sekilde, herkese ne olur bebegi kurtarin, yalvaririm kurtarin diye soyleniyor ve agliyordum. Dogumhaneye girdigimizde, o kadar telasli bir kalabalik vardi ki, herkes kosturuyordu. O esnada, nasil caresiz bir cirpinisla nefesim tikaniyordu anlatamam. Allah kimseye gostermesin...

Bana kipirdama sakin dediler ve beni ameliyat masasina aldilar. Derken, ameliyati yapacak doktorun sesini duydum, hazir miyiz arkadaslar diyordu. Hic aklima gelmezdi, kendi doktorumdan baska bir doktorla doguma girecegimiz! Basucumda, bir cocuk doktoru ve anestesizt bayan vardi. Bize guven, sana iyi uykular dediler. Bir kelime-i sahadet getiriyim bari dedim en son, gerisini animsamiyorum...

Beyaz mavi bulutlarin icinden gecerek uyandim. Karsimdaki hemsireyi, duvarlari, serum sisesini her seyi 3er tane goruyordum :) Hemen bebegimin durumunu sordum, sonra esimi ve annemi sordum. Bebegimin iyi olduguna onu gorene kadar inanamadim. Bebegimi ilk gordugum an onu da cift goruyordum ama ne kadar guzel oldugunu soyleyip duruyordum. Susamiyor, konusuyordum habire...

Doktorumuz doguma yetisemese de, odamizi susleyemesek de, fotografci dogumu goruntuleyememis olsa da, esim doguma girememis olsa da, her seye defalarca sukrettik.

Saglik konusundaki tavsiyeler reklama girmez. Buradan, Anadolu Saglik Merkezi Gebze Hastanesi, kadin dogum ve yenidogan servisindeki tum ozverili calisanlara tesekkur ediyorum. Basta Nuri Ceydeli ve Fatih Gucer olmak uzere, Aydın Arıcı'ya ve dogumu inanilmaz bir hizla organize eden Tulay hemsireye, sevgili cocuk doktorumuz Ayse Sokullu'ya, basta Serap hemsire olmak uzere, yenidogan hemsireleri, Bedriye hemsire, Zehra hemsire, Fatos hemsire, Demet hemsire, Aynur hemsire, Yıldız hemsire'ye defalarca tesekkur ediyorum.

Ve tabii, epidural ignesi yapildigi halde, sirasini seve seve bize veren ve kendi planli dogumu bizden sonra yapilabilen Tutku Hanim'a da tesekkur ediyorum.

Cok sukur, ben de bebisim de iyiyiz.... Allah, evlat sahibi olmak isteyen herkese, bu guzel duyguyu nasip etsin... Ve ek olarak, bebek bekleyen her anne adayina, hayirli ve saglikli dogumlar nasip etsin...

Eskisi kadar aktif yazabilene kadar biraz daha zamana ihtiyacim var belki, cunku kucuk adamimin bana bolca ihtiyaci var. Ama 2 ay ara vermem sanirim artik.
Canim oglumun bana yasattigi inanilmaz duygulari da yazacagim, bir ara...

Herkese selamlar ve sevgiler, ve tabii ki, TUM iyi dileklerimle...

Aralık 06, 2009

Bir muddet yokum...!

Asagidaki kronmetre son surat geri sayim yapiyor.
3 saat sonra sifirlanacak.
Yani artik her an, belki yarin belki yarindan da yakin ama en gec yarin :)
Dualarinizi eksik etmeyin.

Ilk bulusmamiz bir daha ne zaman olur bilmiyorum ama guzel haberlerle donerim insallah.

En buyuk sevgilerimle,

Best Wishes :)

Aralık 02, 2009

Domuz Gribinden Korkuyorum :(

Domuz giribinden acayip korkuyorum. Amerikan filmlerindeki salgin senaryolari geliyor aklima urkuyorum.
Az sonra annemle gidip eczaneden maske alacagiz. Sanki bi yerlerde bu maskelerin de cok etkisi olmadigini okumustum ama yine de alalim dedik...
Hatta hastane odasina da koyacagiz. Bebisimizi ziyarete gelenlerden de rica edecegiz, maske kullanmalarini. Darilmaca gucenmece yok!
Asi olmadim. Doktorum olunmasi gerektigi yonunde gorus veriyor. Bilmiyorum aklim karisiyor.
Bir eczaci arkadasi, akrabasi olan var mi? Birisi cikip, bu asinin diger asi iceriklerinden ne gibi farki oldugunu net bir sekilde aciklasa super olur valla.
Ilkokuldan beri asiyi dost bilerek buyuduk, simdi bu asinin ocu olmasina da inanasim gelmiyor!
Off ya!

Aralık 01, 2009

Haftalık Dizi Programım

Malum dogum izni sebebi ile evdeyim, blogla ilgilenelim, annemle market alisverisi gibi ufak tefek alisverisler yapalim, yuruyus yapalim derken, yanisira dizileri izleyelim gibi rituellerimiz olustu... gercekten vakit nasil akitilir, iste bole diyebilecegim bir yogunluk :)Her aksam bir dizi olacak sekilde ayarliyoruz programimizi, benim daha onceden izlemedigim hayli yol almis diziler var ama annem anlatiyor bana sagolsun onceki bolumleri. Zaten konular anlasilamicak cinsten de olmadigindan, sippadanak devam edebiliyorum ben de diziye...

Pazartesi Ezel izleniyor efendim, hafif mafyavari bir havasi olmasi sebebi ile kocis de sesini cikarmiyor, hafiften bir takibe basladi o da :) Ama super bi yorumu var, ben 90 dakika harcama taraftari degilim, basta verilen 20 dk. ozetle gotururm bu isi diyor :P Super degil mi saygi duyuyorummm...




Sali aksami "Canim Ailem" arasi "Papatyam" reklamlarda da bos kalmamak icin super formul! Reklamlar 10 dk surdugu icin gayet de takip edilebilir oluyor. Bu sekilde capraz dizileri de tavsiye ederim efenim :P canim ailemde, seven ama kavusamayan kiz kardesler var, ozellikle o Adana sivesine dikkat! Haaaliiim, Saaaaamiiiim derken cok guluyorum... Bu aksam samanyolu baslayacakmis, Ozcan'im Deniz'im... Asmali konaktaki efsanevi karakteri bekliyorum kendisinden. Ama 3 diziyi ayni anda nasil takip ederim cidden dusunuyorum...








Carsamba aksami, en heyecanli aksam. Yine capraz dizi mantigi ile Yaprak dokumu ve Unutulmaz izliyoruz. Bu 2 diziyi de annem anlatti bana onceden neler oldugunu, simdi kacirmadan takipteyim :P Unutulmaz da Eda'nin gozyaslari, Ankara'nin dolmaz barajlarini dolduracak duzeyde, en parlagindan bir yesilcam klasigi gibi. Kocis, diziyi izlemeye dayanamasa da beni kizdirmak icin Haruuunnn, Harruuunnn diyip duruyor :)







Persembe Aksami,tek geciyoruz ve sadece Ask-i memnu izliyoruz. her ne kadar, yuh bu kadar da olmaz dense de, son model arabalar ve modanin takibi acisindan son derece faydali bir dizi :P Para var huzur yok cikarimi ile eldekilere sukrettiren dizi!
Cuma aksami, valla yok izledigimiz bir dizi! Dusundum de gercekten yok. Tatil gunu ilan edilmis belli ki...

Iste bole, ulkenin acikli gundeminden halki uzaklastirmak icin caba harcayan, degisik gundemlere kitlenerek, agzimizi acmayalim, dusunmeyelim, uzulmeyelim diye bize sonsuz destek olan yerli TV kanallarinave dizi yapimcilarina tesekkurler...

Duyuyorum etrafta, ay ben asla izlemem o dizileri diyenleri... Ama gercekten dislamaliyiz o kisileri, bu kadar cok dizi varken en azindan birini takip etmeli insan degil mi?
Bir ara da gunduz yayinlanan izdivac programlarindan bahsedecegim bu gidisle, bebek daha gelmezse...
 

Best Wishes... | Creative Commons Attribution- Noncommercial License | Dandy Dandilion Designed by Simply Fabulous Blogger Templates