Temmuz 30, 2009

Bir Tık'la Alisveris...


Internetten alisveris yapma konusuna cok sicak bakan birisiyim. Her ne kadar sitelerin guvenli olup olmadiklari konusunda, ilk baslarda tedirginlik yasasam da, bir kere deneyince ne kadar konforlu ve rahat oldugunu gordum. Su an benim icin vazgecilmez bir eylem haline geldi.
Internetten, kitap, hediyelik esya, cd, kozmetik urunleri vb kismen daha ucuz urunler almis olmakla beraber, bulasik makinesi, mp3 calar, cep telefonu gibi urunler de almisligim vardir. Tek tıkla, urun ertesi gun kapinda! Super rahat.
Hatta ve hatta, itiraf etmem gerekir ki, hamile kiyafetlerimin pek cogunu da internetten aldim. zaten beden belli renkler belli. Pek bir rahat oldu, bi sicaklarda, daracik kabinlerde sıkısmadan, aldiklarimi tasimak zorunda kalmadan, guzel guzel alisveris yaptim.
Tabii, ailemden ve sevgili arkadaslarimdan, pes artik biraz abartmadin mi diyenler oldu.
Guvenli oldugu konusunda nasil emin olabiliyorsun diyenler oldu.
Simdi efendim, tabii ben de kendime gore bazi guvenlik onlemleri aliyorum.
1) Internet kullanimina acik ve sadece bu amacla kullanilan ve limiti gercekten limitli olan bir kredi karti edinilir. Banka belirli araliklarla bu limiti yukseltse de, banka aranir ve limit asagi cekilir :)
2) Pesin odeme yapilacaksa, sanal banka karti kullanilir.
3) Sitede kredi karti bilgileri ve sahsi bilgiler verilen ekranda, hemen sag alt kosede, sari bir kilit resmi, ya da anahtar resmi var mi diye bakilir.
4)Musteri hizmetleri aranir, urunun stokta olup olmadigi ve teslimat suresi konusunda garanti istenir.
Soran olursa, guvenilir alisveris sitelerinin linklerini de verebilirim :P

Bazen dusunuyorum, internet araciligi ile erisemeyecegimiz bir bilgi kaldi mi diye. Sanirim kalmadi. Bundan 20 yil oncesindeki bilim kurgu filmlerine bile konu olamayacak kadar cok hayatimizi etkileyen bu internet konusunun, 1 adim otesi ne olacak acaba? Ya da olabilecek mi? Hayatimizin her evresini, zamanla, ve kivrak zekayla ele geciren bu sanal ortamin, daha sonraki hamleleri neler olabilir acaba?

Temmuz 29, 2009

Demedi Deme...


Gidemezsin.
Bu Ruzgari burda birakip, beni burada birakip boylece...

Unutamazsin,
Bu denizi, bu gunesi, su agaci. Unutamazsin beni, burada birakip boylece.Her gittigin yolun bir donusu olur bu sehre, her unutmak istediginde, oyle kolayca unutamazsin.
Yapamazsin.
Bu bildik tanidik yuzlerden kacamazsin. Kactigini sandigin her an, dondugun her kosede seni karsilar o yuzler.
Baglanamazsin.
Ne yeni bir yurege, ne de buldugun coskun bir denize. Seni buraya baglayan, o ipeksi baglar gibi, guclu baglanamazsin, yeni her seye.
Ozlersin,
Bir kus kanadinda gordugu ozgurlugu, uzaktan izleyen bir mahkum gibi,
kana kana su icmeyi ozleyen, colde terkedilmis birisi gibi,
su an kacip gitmeye calistigin bugununu, yarin bir adim otede delice ozlersin.

Aglarsin.
Geceler boyu sesini duyan olmaz, nemli yastigin bilir genzindeki kederi, gozlerin sirilsiklam, en koyu itiraflarin karsi duvar kadar yakinken sana...
Kacamazsin,
Tum kameralarin seni izledigi bir labirentin cikmaz sokaklarinda hissederek kendini, gittigini sanip hep en basa dondugun zamanlar olur, adina kacmak dersin ama herkes bilir ki, sen hep o biricik baslangictasin.
Gulemezsin,
Pamuk sekere el cirpan minik bir kiz cocugunun gozlerindeki isiltiyi yansitarak, dudaklarinla degil ama yuregine ses veren gozlerinden, en derinden... Gidersen, kahkahan kalir bu sokaklarda, oksuz cocuklar gibi, yarali.
Sevemezsin.
Eminim ve ben soz veriyorum sana, bu kadar saf ve masum ve yalansiz, bir daha sevemezsin.

Yazan: Best Wishes

Neden yazdi: Bir sebebi yok, ithaf edileni de yok, bir cikis noktasi da yok. Duygular arasindan bir cikis, bir not alma sadece...


Temmuz 28, 2009

Dumansiz Hava Sahası Dumansiz Sahil Ihtiyacı!


Bu konuda giderek takintili bir hal aliyorum ama,
Bu yaz Istanbul sahil yolundaki mangallar inanilmaz performansa ulasti
Cumartesi aksami yuruyus yapmak icin ciktik, boguluyorduk,
Tam eski Ankara'da nefes alinmayan donemler.
(Ankara'da karbonmonoksit zamanlar yasanirdi diyor ya Yilmaz Erdogan,
Bir donem gercekten cok fazla hava kirliligi vardi,
Sonra dogalgaza gecildi, hava temizlendi,
Gecen kis dagitilan secim komurlerinde tekrar kirlendi o ayri...)
Anadolu Yakası sahil dummmaaannn alti. Goz gozu gormuyor. yemin ederim abartmiyorum, arabanin klimasindan iceri mangal kokulari doluyor, sanki sahil karagumruk, yangin yeri!!!
19Temmuz'da dumansiz hava sahasina gecen ulkemi bu radikal karardan dolayi kutluyorum ama, sahildeki mangal aliskanligi da dumansiz hava sahasini etkilemiyor mu? Dumansiz hava sahasi uygulamasina, sahilde mangal yakma yasagi da getirilse olmaz mi?
Insanlar temiz havada yuruyus yapabilse, mangal yapmak tabelada degil gercekte yasak olsa olmaz mi?

Temmuz 27, 2009

Yorum Yapamama Problemi Cozuldu

Arkadaslar merhaba,
Sanirim sitedeki yorum yapamama problemi cozuldu.
http://yildizlardandusler.blogspot.com/ ve http://kybele-f.blogspot.com/ uyarmisti beni, cok tesekkurler.Sebebini anlayamadim, bir sey degistirmedim ama neden bozulmus acaba?Ayarlardan yorumlar kismina geldim, bir kac opsiyon degistirdim ondan mi bilmem ama sorun cozuldu simdilik.

Tekrar Tesekkurler...

COK SICAK...! (TI)


Sıcaklarla basim dertte.
Haftasonlarini nasil gecirecegimi bilemiyorum. Evde klima yok, vantilator yok(tu), herhangi bir sogutsal nesne olmayinca, haftasonu sabah uyandigim andan itibaren, basimdan asagi kaynar kaynar sular akiyor.
Bir de evimizin guney cepheye bakiyor olusu da var ki, evin sefasini hamama donusturuyor. Oglumla beraber gecirdigimiz ilk yazimizi, ben boyle al al yanaklarla animsayacagim galiba...
Saclarimi islatmak 10 dk bir rahatlama, soguk bir sey icmek 2-3 dakikalik rahatlama sagliyor.
Kac haftasonudur, bir klima alalim onerisini surekli gundeme getiriyor olsam da, hasta olursun bahanesi ile evin reisinden veto aliyorum. Nedense, klima konusunda bana izin cikmadigi icin, ne olursa olsun ben gider bir tane aliveririm biter gider de yapamiyorum. Cok uysa bir modda kabul ediyorum, hasta olma riskim olabilecegini! hamileligin uysallasma sendromlari herhalde :P
Neyse, gectigimiz haftasonu, tum ulusal kanallar ve basin yayin organlari tarafindan bu yazin en sicak haftasonu ilan edildigi icin, bu haftasonu bir faaliyette bulunmak gerektigine karar verdik. Cumartesi Pazar full gun alisveris merkezi gezmek de cozum olamayacagi icin, evi serinletme yontemi olarak vantilator almaya karar verdik.
Vantilator fiyatlari arasindaki ucurum, bu cihazlarin islevsellikleri hakkinda bizi supheye dusurse de, sonuc itibari ile bir motora bagli donen pervane basit mantiginin, marka ya da fiyatla cok da degismeyecegini dusunduk. Her ne kadar iyonizerli, uflemeli sogutmali modelleri olsa da, calisma prensibi ayni olan seyin, sadece fiyat farklilastirma politikasi oldugunda esimle fikir birligine vardik. En sonunda bir vantilator almak konusunda fikir birligine vardik ya, benden mutlusu yok gerisi de bos zaten...
Cumartesi sabahi erkenden, bir beyaz esya bayisine gittik. Urunlere ve fiyatlara baktik. Beyaz esya bayisindeki ayakli vantiloturun, 4 te 1 fiyatina da, evin yanindaki marketten (maalesef cin mali) bir vantilator aldik. Her ne kadar cin mali kullanimina karsi olsam da, bu vantilator, bu sicaklarda bana yetmezse, klima almaya da yuzum olsun diye dusunerek, cok daha ucuz olan cin mali urunden almayi bizzat israr ederek, ikna ettim...
Kutudan parca parca cikan vantilatoru, esim ve ben super muhendisler edasinda, buyuk bir itina ile kurdu ve su an yaklasik 1,60 boyunda 16 inc capinda bir vantilatorumuz var.
Haftasonu evden cikmayarak, buzlu iceceklerimiz ve sortlarimiz ve tabii ki her odaya tasidigimiz yeni dostumuz vantilatorumuzle, guney sahilleri kivaminda zaman gecirdik :P
Herkese tavsiyemiz bu sicaklarda cok cok dikkatli olmalari, ozellikle bebis bekleyen anne adaylarinin ve kalp, damar hastaliklarina sahip olanlarin. Herkese de en azindan bir vantilator oneriyorum, sicakla bireysel olarak basa cikmanin zor oldugu bilincinde olarak...
En sicak, en serin dileklerimle...

Temmuz 22, 2009

Motorlu Tasitlar Vergisi


Motorlu tasitlar vergisinin, II. taksidini henuz yatirmayan varsa (benim gibi), son 1 haftaya girdik!
Sevgili arkadasim Burcu sagolsun, hep hatirlatir bana...
Ben de buradan hatirlatmak istedim...:)

Sonsuza Iz Olmak...


Bir resmin kalmis bende,
Tam ortadan yirtilmis,
Hani siyah kazakli,
Biliyorsun degil mi?
Sabah servise bindigimde radyoda caliyordu... Gulumsedim birden, huzunlendim. Once rahmetle andim Baris Manco'yu... Duragi cennet olsun...Baris Abi'mizdi o, pazar sabahlarinin nesesiydi, kizarmis ekmek kokulu kahvaltilarda televizyonda onun programi ile baslardi pazar gunleri. 10 puan 10 puan, 100 puanla sampiyondu o! :)
Yillar oncesinden kalan, dokunakli, ben kucuk, dunya sanki cok buyukmus gibi gelen zamanlardan, kareler geldi aklima. Ne guzel dedim, zamana boylesi izler birakabilmek ve sonsuzluga isim olabilmek.
Bir sarkida, bir sarki sozunde, belki bir kitapta, belki bir heykelde, tabloda, ya da fotograf karesinde animsanmak ne kadar guzel.
Gozlerimden suzulen
Bir kac damla anida
senin sicakligin var
Anliyorsun degil mi?
Yillar sonra, farkli nesiller de dinleyecek, farkli anilarla, farkli karelere dalip gidecekler. Ama illa ki duygulanacak, illa ki begenecekler bu sarkilari. Baris Abi'yi bilecekler, sevecekler. Evrensel bir imzasi var cunku, iyiyi, guzeli, aski ve coskuyu sarip sarmalayan bir havasi var. Sonsuza soylenmis sozleri var, her zaman anlasilacak olan...
Zaman akmıyor sanki
Saatler durmuş bugün
Sonsuz yalnızlığımda
Bir tek sen varsın bugün...

Temmuz 16, 2009

My Favourite Music...!


Muzik dinlemek beni dinlendirir. Ya da tam tersi bir yaklasimla, cogu kez dinlenmek icin muzik dinlerim. Bu sebeptendir ki, genelde dingin muzikleri tercih ederim. Bu sebeple, cogunlukla new age muzik dinliyorum. Cd lerini alarak da belirli olcude bu ture katkida bulunmaya calisiyorum. Ancak yalan yok, ilk kez duydugum bir isimse, temkinli davraniyorum.

Bu tarz muzigi sevenler varsa ben gibi, ben en favori listemi ve yeniler listemi verecegim. Tavsiye benden denemesi isteyenden :)


Favori Listem:

1) Can Atilla - 1453 - ben bu cdyi o kadar cok dinledim ki, bi tanesi dinlemeketen cizildi, yenisini aldim. Onu da esimin bir arkadasi cok begendigi icin ona verdim. Daha sonra kendime 3. kez aldim :) Onun haricinde "Cariyeler ve Geceler" albumu de guzel. Diger 2 albumunu bu 2si kadar begenmedim.

2) Enya - A Day without Rain : En favori cd. si bu olmakla beraber hemen hemen tum cdlerine sahibim. Kardesim sayesinde sarkilarini dinlemeye baslamistim. En favori parcam "only time"! Ne zaman dinlesem icim bi tuhaf olur :)

3) Fahir Atakoglu - İz : En favori albumu bu bence. Ama digerlerini de begenerek dinlerim. Tam olarak new age mi bilmiyorum, bazi cd marketlerde new age olarak siniflandiriliyor. Aslinda new age, elektronik muzik demek bildigim kadari ile. Fahir Atakoglu belki, pop-classic tarz muzik yapiyor da olabilir. Emin olamadim.

3) Yanni - Tribute : Tarz olarak digerlerinden daha farkli. sarkilarindaki inis ve cikislar cok basarili.

5) Kitaro: Afrika muzigi enstrumanlarini daha baskin kullaniyor sanki. Ben de "best of" albumu var.

6) Vanessa Mae - Storm: Favorim "storm" albumu. Solo kariyerine basladigi, "the violin player" da basarili bence. New age sayilmaz belki tam olara, pop - classic belki de.


Yeni Dinlemeye Basladiklarim:

1)Tuluyhan Ugurlu - Akdeniz : Acik soylemek gerekirse, ben kendisini yeni kesfettim ama bayagi bir hayran kitlesi varmis. Istanbul kanatlarimin altinda filminin muziklerini de yapmis. En son albumunden basladim ben, Akdeniz. Anadolu ezgileri yogun bir album. Begendim!

2)Brian Keane ve Omer Faruk Tekbilek - Kelebek (ButterFly) : Cok cok basarili! Sentez muzikler her zaman beklenen basariya ulasamayabilir ama ben cok begendim.

Ozetle, bu tarzi seviyorum iste ben... var mi baska album, muzisyen onerisi olan bu tarza eslenik olarak?

Temmuz 13, 2009

BEŞ BALONLU ÇOCUK


Cuma aksami gordum onu, sahilde. Elinde bes balon vardi. Balonlarin toplam hacmi, kendi vucudunun hacminin 3 kati vardi. Ayaginda kendine 2 kat buyuk gelen terlikleri, rengi atmis, boynu genislemis turuncu bir tisortu vardi. Saclari koyu siyah ve piril pirildi. Gozleri gibi.

“Bebelere baloooon” diye bagiriyordu. Sanki kendisi bebe degilmis gibi. Elinde balon olmasi normaldi o ana kadar benim icin ama bebelere balon dedigi anda irkildim. Tanidik, bildik balon saticisi degildi ki o, kendisi bebe olan ve kendinden buyuk 5 balonu satmaya calisan, 5 yasinda bile olmayan bir kucumendi.

Yanimda hic ama hic para yoktu, cok uzuldum o esnada, kizdim kendime. Yanimda para olsa, alirdim o elindeki 5 balonu, sen daha bebesin biliyor musun, hadi sen git su kaydiraklarda kay biraz derdim. Yasitlarin gibi yasa bugun derdim. Param yoktu, kendime cok kizdim, onun annesine babasina cok kizdim. Ya da onu, 3 kurus icin, bu yaz sicaginda, guzelim komur gozlerindeki isiga hic bakmadan, elinde zor tasidigi 5 balonla sahile birakana cok kizdim.

5 yasindan kucuk hic bir cocuk, balon satmayi kendisi istemez, oynaka, kosmak, resim yapmak ister o. 5 yasindan kucuk her cocugun para ile iliskisi harclik, bayram, dondurma bahanesi ile olmali bence. Onu para kazanmaya iten zihniyet, onun elinden o parayi alinca, nasil harcar? Ayagina 2 beden buyuk gelen terliklerini yenilemez mi bari? Ya da ana baba olmak bu mudur? Yeri gelince o balonu satan anne baba olmak degil midir ebeveyn olmak? Yeri gelince, sabahlara kadar uyumadan calismak, ama aileyi korumak degil midir ebeveyn olmak?

Goz goze geldik minik adamla, param yoktu, eziktim alamadim balonlarindan ama gulumsedim ona. Gulumsemedi bana. Bakti sadece. Gecti yanimdan ters istikamete yuruduk. 1 yarim saat sonra, tekrar karsilastik, baktim 4 balonu kalmis. Sevindim dedim en azindan 1 tane satmis. Ama, sonra gordum ki, patlamis bir kirmizi balon var diger elinde!

Icim ezildi, aksamin sonrasi bana dar geldi.
Boyle bir huyum var benim, o aksam yatarken de o cocugun siyah iri gozleri gozlerimin onune geldi. Simdi nerde ne yapiyo acaba, yemek yedi mi diye dusundum.

Elimden gelse, onlarin hic biri, para denen meta icin sokakta olmasalar. Elimden gelse, ben hepsini doyursam, yikasam paklasam, okutsam. Elimden gelse, o cocuklarin hepsini barindirsam. Elimden gelse, bakamayacaksan cocuk yapma kanunu koysam, bu ana babalari kisirlastirsam!
Keske bu cerceveden bakabilen bir sistem olsa. Inaniyorum ki, buna manen ve madden destek verebilecek tonlarca insan var aramizda. Yeter ki yapilanlar, adresine ulasssin, yeter ki sistem hep almaya ya da vermeye yonelik degil, almaya ve vermeye yonelik calissin.

Bebeler balon satmasin, ayakkabi boyamasin, araba cami silmesin, dilenmesin. Bebeler balonla oynasin, parklarda kossun, okula gitsin, calissin ve bu ulkeye gelecek olsun!

Yürünmez öyle hep, bazen susulur...


Evet, derin bir nefes almali ve tekrar baslamali.
Bazen insanin gonlu yorgun oldugunda, sadece nefes alarak yasamak istiyor. Fazlasinda gozu olmuyor, fazlasina enerjisi de olmuyor. Sanki sonsuza dek o sekilde durabilirmis, hayat donerse donsun umurunda degilmis gibi kalabiliyor.

Yuregi, durmak dinlenmek istedigi muddetce, bedeni kosamiyor, cosamiyor. Kosmaya cosmaya calissa da bo oyle bir egreti, oyle bir yavan kaliyor ki, hareketlerinden damla damla akiyor.Ama hayat, her gun ayni tasa ile yasanmiyor sukur ki!

Beynimiz ve kalbimiz, en derin acilara bile biraz zaman taniyor ve sonrasinda hadi bakalim, devam kaldigin yerden diyor. Nekahat donemi bitiyor ve damarlara gorunmez bir el bir tup enerji gark ediyor!

Hadi bakalim. tekrar baslamak gerek. saglikla gecen her gune, sukur ve duayla devam etmek gerek! Yurumeye devam etmek gerek!
"Nefeslerle sürüp giden yaşamamız
Bir su kenarına gelir durur;
Ekmekten, şaraptan öte nimetler vardır;
Yürünmez öyle hep, bazen susulur..."
Can YÜCEL

Temmuz 07, 2009

OZLEMEK...


Ankara’ya 1 gittim geldim, dagildim ben yine... Sonbahar oldu gibi oldu, yazin ortasinda.

Ozlemenin ustesinden gelmeyi beceremiyorum ben. Yolu yordami var mi bilmiyorum, ki bence yok. Yurek, sevdikleri icin attikca caresi yok.

Parca parca yasanirsa bitiyor mu bu hasret? Yoksa her seferinde dozu artarak, sonsuza dek devam mi ediyor. Kavusmanin kremalı sevinci, bes dakikada yenirken, ayrilmanin biberi neden genzimi gunlerce yakiyor?
Ait olmak var midir? Bir sehre, bir ortama ya da gonullere? Ait olmak mesafe ve mekan tanir mi?
Insan tercihleri canini acittiginda, bunu dogal karsilamak icin ne kadar beklemeli?

Kavusmanin hemen arkasinda, ilk sevincin hemen sonrasinda, ayrilik tasasi sariyor beni. Bu huzun, yavas yavas bogazima oturmaya basliyor, ayrilik aninda kocaman bir yumru oluyor. El sallamak cok ama cok zor hale geliyor. Goz yaslarini zapt etmek ne kadar zor. “Yine gelirim, en kisa zamanda, sen de gel bak” demek nasil burkar insanin icini. Bu aci kroniklesir de alisirim belki diye dusunursun. Ama bazen hafif, bazen cok agir da olsa, gonulde hep bir ama gozde ırak olmaya alisilmiyor.

Hayat her zaman, insana tum secenekleri bir arada sunmuyor. Bazi secenekleri yaratman gerekiyor. O secenekler bir mesafenin sonundaysa, insan birden kalkip gidiyor. Eski duzenini, ozleyecegini bile bile, uzulecegini bile bile, inandiklarinin pesinden gidiyor. Sonuc cam kirigi olmadigi muddetce, geri donmuyor, donemiyor.

Allah, cam kiriklari, can kiriklari vermesin kimseye, tercihlerinin sonunda. Tercih yapabilmek, cesaret isidir. Alkisa degerdir bence. Tercih yapabilmek, beynini dinlemektir cogu kez, kalbini degil. Kalbinin gorevi, sonrasinda o tercihi sana unutturmayacak kadar cok, duygu ve özlem uretmektir. Her kavusmada avunacagin, her ayrilikta yine kalbimden bir parca burada kaldi diyecegin hasretcikler.

Beni ozleyenleri, ben de en az o kadar ozluyorum.


Kelimeler... Kelimeler...

Yarıda kalmış aşklarının hesapları içinde
Denizlere açıldı içimizden biri
Niçin gittiğini söylemeden.
Doyulmamış arzularla doluydu yelkenleri.
Yıpranmış kelimelerin verdiği güvenden.
Bulacak sanıyordu yenilikleri.

Her an bir yeni su vardı,
Her yeni suda bir yeni an.
Deniz, dalgalarıyla gösteriyordu dışından
Yaşananla düşünülenler arasındaki farkı.
Bitmeyordu köpüklerle renkler
Bir başka damlada, bir başka ışıkta başlamadan.

Gözlerinin önünde bir oyun,ardında bir oyun.
Dışında ne varsa yeni, ne varsa gerçek.
Yeni manzaralarla gelen yeni duygular
Hani, eski keLimelerle olmasa
İnsanın ömrünce devam edecek.
Gözlerin önünde bir oyun, ardında bir oyun.

Anladı, ölmekle yaşamanın birleştiği noktada
Yeni rüzgârlarla esen yeni korkulara
Yeniliklerini bağışlamayan kelimelerin
Nasıl düşman sığınaklar halinde direndiğini.

Anladı, bütün olmuşlarla olanların
Ve bütün olacakların
O kelimelerin içinde
Kendisine varmadan eskidiğini

Özdemir Asaf

Temmuz 03, 2009

Bir "4 Temmuz" Gelinine Mutluluklar Diliyorum...!



Haftasonu Ankara'ya gidiyorum :) Memleket havasi her zaman iyi gelir bana. lay-lay-lom.

Guzel arkadasim, Didos'un kardesi Sinos evleniyor yarin.


Genc, piril piril bir ciftin, hayatindaki biricik bir ana tanik olacagim yani. Kendilerine, simdiden ve buradan, bir omur boyu surecek mutluluklar diliyorum.

Bakalim ben evlilik hakkinda neler biliyorum :)

Evlilik, ben merkezci hayattan, biz merkezli hayata gecis surecini yonetebilme becerisidir. Mutlu olmanin bence en buyuk kosulu, "ben" demeyi yutkunmak, "biz" icin cumleler kurmaktir. Sevgi ile atilan temel, surekli saygi ile desteklendiginde, omurluk olur kolayca. Stratejik bir oyun, bir cekisme haline dondurmeden, ozveri yapmaktan utanmadan, sevmeyi-sevilmeyi hissede hissede yasamak, yasatmak gerekir.

Inaniyorum ki, Sinos ve nisanlisi, evlilik kurumunda bir omur boyu, saygi ve sevgi ile ilerleyecekler.

Gozlerindeki mutluluk ve heyecani hic kaybetmemeleri dileklerimle...

Temmuz 02, 2009

KURUTULMUŞ GÜLLER...


Kuruttugum her gulun, ne zaman kimden geldigini, o esnada bana neler hissettirdigini, ozenle defter kitabin arasina yerlestirisimi, ya da kurusun diye odanin en guzel yerine yerlestirisimi, o esnada bana soylenen sozleri, hatta uzerimde hangi kiyafetim oldugunu, cicegi verenin kiyafetlerini, hatta ortamdaki parfum kokusunu bile animsiyorum...

1 yil kahvenin 40 yil hatiri varsa, kurutulmus bir cicegin bir omur hatiri var.

Cicek vermek bana gore, sen benim icin tam da bu renksin kalbimde, bu kadar masum, bu kadar guzel, bu kadar cezbedicisin demek. Cicek almak demek de, o ani olumsuzlestirecek 1-2 yaprak bile olsa, saklamak, sonradan anmak, anarken, dalmak, dalarken, gulumsemek ya da huzunlenmek demek.


Siz de kurutur musunuz size getirilen, gonderilen cicekleri. En azindan bir kac yaprak saklar misiniz, en sevdiginiz kitaplarin icinde? Ve o cicek, her karsiniza ciktiginda, o ani, su an gibi yasar misiniz?

Benim icin, anilarin konsantre hali, kurutulmus cicektir. O kurutulmus cicek, ebediyete hediyedir. Temsil ettigi anilari ile beraber, bugun gibi...

Temmuz 01, 2009

Bir Yaz Aksami Sahil Manzaraları


Dun aksam, artik havalar isindigi icin aksam saatlerine ertelemek durumunda kaldigimiz, tempolu yuruyusumuzu yapabilmek icin yine sahildeydik. Yaz geldigi icin cok kalabalik olmaya basladi. Kalabalik, buyuk sehirlerde her yerde. Bu sebeple kanikasandi artik ama bazi seyler var ki, ben kaniksayamiyorum, kabullenemiyorum. Kalabalik sehirlerde yasamak demek, birbirimizin her turlu hakkini ozgurlugunu gasp etmek olmamali.

Havalarin duzelmesi ile beraber pek cok aile, evinin mutfagini, sahile tasidi. Artik beslenme aktivitesi sahilde gerceklesiyor. Sahil dumantalti, bilmeyen birisi cok rahat yangin var diye itfaiyeyi aramaya kalkabilir. Spor yapma amacli olarak orada bulunmama ragmen, eve dondugumda sacim basim mangal kokuyor. Her tarafta, pet siseler ve bilimum mutfaksal cer cop. Hafif bi esintide yayiliyor da yayiliyor, posetler siseler. Her yerde kocaman kocaman, piknik yapmak, mangal yapmak, tasmasiz kopek gezdirmek yasaktir yaziyor. Ama bunlarin üçü de yapiliyor.

Dun aksam, piknik yapmak, mangal yakmak, patates tava yapmak gibi klasik eylemlerin disinda bir eylem daha gordum. Guresmek! Evet, madem piknige geldik, o halde kultur fizik de yapalim derdinde, gures tutan 2 aile reisi de, esleri ve cocuklarinin tempolari ile beraber guresiyorlardi.

Bir diger olmazsa olmaz rituel de, cekirdek yemek ve kabuklarini mutlak suretle yere atmak. Su ana kadar daha 1 kisi bile gormedim ki cekirdegin kabugunu elinde tasidigi bir posete koysun. Yok boyle bir sey.

Banklarin etrafi cekirdek kabugu ile kaplanmis, orada oturanlarin ayak numarasi kadar bir alan bos sadece yerlerde. Anlayabilirsin yani, bu bankta 3 kisi oturmus, ortada oturan 43 numara ayakkabi giymis erkek gibi. Full cekirdek kabugu. Cok kotu ve felaket bir goruntu oluyor.

Yururken cekirdek yeme durumu daha da tehlikeli, agzindan kabugu attirabilen biri ile omuz omuza gelirsen vay haline...

Herkesin temiz hava alma hakki var, herkesin yuruyus yapma hakki var tabii. Ama bu kadar bencil olma hakki yok. Yurtdisinda, bizdeki parklardan kat kat buyuk yemyesil parklar gordum, ne bir mangal gordum cimlerde, ne de piknik yapip, cer copunu birakan gordum.

Piknik yeri konusunda bir sıkıntı varsa, yorum yapamam ama hepimizin kullanimina acik bu alanlari bu kadar kendine mal ederek yasamayi kabullenemiyor, sinirleniyorum.

Bir dolu cocuk var bu kulturle buyuyen ve yetiskin oldugunda bunu kendine hak gorecek olan.

Yesile olan hasretten de degil bu, hasret olsa yesile, kiyamaz coklamaya calisiriz, yok etmeye degil.

Anlam veremiyorum.

Uzuluyorum, sinirleniyorum.
 

Best Wishes... | Creative Commons Attribution- Noncommercial License | Dandy Dandilion Designed by Simply Fabulous Blogger Templates